2025 sezonunda otellerin kar marjı yüzde kaç olacak?

Turizm sektörü, uygulanmakta olan makro ekonomik politikalar çerçevesinde artan maliyetler, kur baskısı ve personel istihdam problemleri ile baş etmeye çalışmaktaydı. Bunun yanında özellikle yüksek sezona ilişkin beklentiler olumlu ve temkinli bir yapıdaydı.
Mayıs ve Haziran aylarında veriler çok çok önemlidir. Kitle ve turizmi ana bölgeleri toplam turizm gelirlerinde önemli bir paya sahip olduğu için, bu destinasyonlara gelen misafir sayıları sezonun nasıl geçeceğine dair önemli mesajlar verir.
Özellikle Antalya ili yarattığı gelir, yatak kapasitesi, istihdamdaki sayısı ve Akdeniz çanağındaki konumu ile önemli verilerin habercisidir. Mayıs ve Haziran ayları ekteki tabloda da görüleceği üzere geçmiş yıllara oranla 2024 yılına paralel bir seyir ve sayısal rakamlardan oluşmuştur. Bu da aslında 2025 yılının yüksek sezonunda sayısal verileri beklentilere paralel geçeceği ve yüzde onlar civarında bir yüksek sezon büyümesi olabileceği yönündeydi.
Turizmde yüksek sezona dönük düşüncelerimde görüşlerimde yüzde 10-13 arasında bir büyüme tahmini yapmıştım. 2005 yılına yönelik Basın-yayın organlarında sektörün geneline hakim olmayan yorumcular tarafından ortaya atılan söylemler sektörü olumsuz etkiliyor. Hiçbir sorun yok diyemeyiz. Yapısal sorunlarımız var ve sayısal büyüklüklerin belirli bir doygunluğa yaklaştığı gerçeğini göz ardı edemeyiz. Daha rasyonel büyümelere hazır olmamız gerekiyor. Türkiye turizmi küresel büyüme rakamlarının üzerinde bir büyüme yakalayacak ancak gelinen noktada geçmiş yıllardaki gibi küresel büyüme rakamının yüzde 100 üzerinde bir büyüme rakamını görmek artık zor.
Türk turizmi özellikle yaz destinasyonlarında rakamsal doygunluğa yaklaşmak üzere. Elbette büyüme olacak ancak geçmiş yıllardaki gibi art arda yüzde 10'luk büyümeleri görmek zorlaşacak. Daha rasyonel ancak uzun yıllar küresel büyüme rakamlarının üzerinde bir büyüme ile gidebiliriz.
Burada en önemli risk özellikle yaz destinasyonu bölgelerinde hızla artan yatak arzıdır. Yatak arzına dönük büyüme kontrollerini ve regülasyonlarını artık hazırlama zamanı gelmiştir. Ürün segmentasyonunda oldukça güçlü bir potansiyele sahip olan ülkemizde, hizmet kalitesi ve istihdam olanakları çerçevesinde rekabet edilebilirliğe artık katkı sağlamamaktadır. Bu en önemli yapısal sorunlardan bir tanesidir. Türkiye yaz tatili destinasyonu kategorisinde ana strateji olarak orta alt gelir tuzağına düşmemelidir.
2025 yılının yüksek sezon gidişatında önemli parametrelerden birisi de gelirleri tamamen döviz cinsinden olan sektörün maliyetleri ile gelirleri arasındaki korelasyonun yönetilebilir olmaktan çıkmasıdır. Bu, sektörü en çok zorlayan ana parametrelerdendir. Özellikle yaz tatili destinasyonları paket turlarla fiyatlandırılır. Dolayısıyla burada yapılan yüzde 10’un üzerindeki fiyat artışları ortalama enflasyonun üzerinde olduğu için bu artışı tüketiciye kabul ettirmek oldukça zordur. Tatil anlayışı hayatın ve yaşamın bir parçası olarak devam edecektir ancak Türk turizmi de yapısal sorunlarına stratejik çözümler bulmak zorundadır.
Özellikle son iki aydır TL-Euro paritesindeki gelişmeler, her ne kadar dış kaynaklı olsa da, hem turizmciyi hem de ihracatçıyı biraz olsun rahatlatmıştır. Bir önceki yılın aynı dönemine göre Türk Lirası-Euro kurundaki devalüasyon yüzde 28 civarındadır. Sektörde 47'li rakamlar ve ilerleyen dönemdeki parite desteği ile yüksek sezonda biraz daha beklentilere paralel bir yapı oluşabilir.
Özellikle karlıklarda marjlar geri çekilmiş durumdadır. Operasyonel karlıklarda tesislerin niteliğine göre bazı yıllarda yüzde 35-45 arasında bir marj varken, uygulanan para politikası ve makroekonomik politikalar nedeniyle kurlarla enflasyon arasındaki korelasyonun bozulması operasyonel karlıkları da önemli ölçüde zayıflatmıştır. Ancak güncel konjonktürde iç piyasadaki sektörlere nazaran turizm konaklama sektörü pozitif olarak ayrışmış durumdadır. Nakit akışı ve karlılıklar devam etmektedir. Ancak kar marjları daralmıştır. Bu çerçevede 2025 yılında tesislerde kar marjları, tesisin niteliklerine göre, yüzde 25 ile yüzde 35 arasında değişkenlik gösterecektir.
Turizm kredilerine değinecek olursak; toplamda konaklama yani otelcilik sektörü kredileri yaklaşık olarak 11.5 milyar dolar civarındadır. Bu pay toplam kredi hacminin yüzde 4'ü civarındadır ve oldukça azdır. Turizm sektörü, borçlanması oldukça düşük olası riskte nakde düşünebilen varlık yapısı en güçlü sektördür. Yıllık 65 milyar dolar gelir hedefi olan bir sektörün finansal yükümlülükleri yarattığı değerin yaklaşık altıda biridir. Bu çerçeveden bakıldığı zaman turizm sektörünün olağanüstü dirençli ve sürdürülebilir bir yapıya büründüğü açıktır. Ancak yapısal sorunlar da göz ardı edilmemelidir. Turizm sektörü hala yatırım çeker durumdadır. Gerek uluslararası gerekse ülke içi yatırımcının radarında olan bir sektördür. Gelecek sektörler arasında önemli bir potansiyele sahiptir.
turizmekonomi