Trambolinde zıplayan hakikat!

Trambolinde zıplayan hayvanlar videosu ile 400’e yakın sahte diploma haberini birlikte gördük. Bir yandan gece görüşlü bir kameranın kaydettiği hayvanların trambolinde sıçrayarak eğlendiğini izlerken, Murat Ağırel’in geçen yıl ortaya çıkardığı sahte diploma “skandalı” mahkeme aşamasına gelince, sosyal medya akışlarına gelişmelere dair içerikler düşmeye başladı.
Trambolin videosu amatör gözlerin bile kısa sürede anlayabileceği gibi yapay zeka ile üretilmiş. Sosyal medyada çok sayıda ve çeşitlikte benzer görüntü gözlerimizin önünden akıp geçiyor ve kayboluyor. Bu üretilmiş içerikler her zaman tavşanlar kadar sevimli değiller. Ünlü, ünsüz insanların yüzlerinin, bedenlerinin kullanıldığı yapay zeka ile oluşturulmuş pornografik fotoğraf ve videolar da hızla yaygınlaşıyor. Geçen hafta Hindistan’da bir erkeğin, eski sevgilisi kadının yüzünü yapay zeka araçlarıyla ürettiği bir sanal karakterde kullandığı ortaya çıktı. “Hindistan’dan ABD porno endüstrisine ilk geçiş” olarak haberlerde yer alan “olmayan ama olan” karakterin sosyal medyadaki takipçi sayısı iki milyona yaklaşıyor. Tuhaf olan ise, bu karakterin anaakım ya da geleneksel medyada da gerçekten var olan bir kişi, bir “influencer” olarak kabul edilmesi. “Nesnel, doğru ve gerçek” haber verme iddiasındaki medya da karaktere “hakikilik” atfetti.
Bu durumda yanıtlanması kısmen güç bir soru doğuyor. Aslında olmayan bir “kadın karakter” insanların büyük çoğunluğunca “gerçek” olarak kabul edilirse ne olur? Örneğin bu karakterin görüntülerinden erotik uyarı ya da haz almanın, gerçekten var olan bir kadının görüntülerinden haz almaktan bir farkı var mıdır? Aynı şekilde, kanlı canlı bir insanın, bir kozmetik firmasının “influencer”ı olmasıyla, aynı firmanın “gerçekte olmayan” bir karakteri influencer olarak kullanması arasında ne fark olabilir? Gerçek karakterin menajeri, ajansı, kendisiyle yapılan anlaşmaların yerini yapay karakterin üreticisi ile yine resmi anlaşmalar alırsa; üretici, satıcı, kozmetik ürününün tüketicisi ve bu alışveriş sürecinin tüm ekonomik aktörleri ile vergi alan devlet açısından bir fark var mıdır? Nitekim Vogue dergisinin geçen sayısında, çok ünlü bir marka, yapay zeka ile üretilmiş, güzellik standartı belirleyecek bir model kullandığı bir reklam yayınladı. Reklam “çekimi” canlı, gerçek bir modelle yapılmasından çok çok daha ucuza mal olmuş!
Bir ahlaki tartışma da yapılmalı, hem de tartışılması zor olsa da! “Gerçek insanlara” yapılması suç olan eylemleri, gelişmiş sanal gözlükler ve benzeri beş duyuyu etkileyen teknolojilerle, “yapay insanlara” uygulamak, ceza yasaları açısından suç oluşturur mu? Sanal şiddet oyunları oynamanın her ne kadar üreticileri tersini iddia etseler de insanların gerçek şiddet eylemlerini azaltmadığına dair çok sayıda kanıt var. Aynı şekilde, şiddet ya da yasa/ahlak dışı içerikli pornografi seyretmenin de bu tür eylemlerin (cinsel saldırıların) gerçek hayatta da mümkün olabileceğine inancı artırdığını gösteren kanıtlar var.
Diploma skandalına dönelim. Üniversiteye hiç girmeden şu ya da bu lisans, master ya da doktora derecesi aldığını gösterir sahte belgelerle işe girenler olduğu açık. Dahası akademiye devam ederek benzer yöntemlerle doçent, profesör olanların da olduğu, henüz kesinleşmese de iddia ediliyor. Olabilir de! Ama gelin bir de “gerçekten gerçek” diplomalara bakalım.
GERÇEKTEN GERÇEKÖrneğin, X Vakıf Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans programı açıyor ve mülakat sınavıyla psikoloji lisans mezunlarını programa kabul ediyor. Programın yıllık ücreti 500 bin ile 1 milyon TL arasında. O üniversite 100 (yüz) kişi alıyor! Kağıt üzerinde bölümün 20 öğretim üyesi var. Yakından baktığınızda öğretim üyelerinin bir kaçı hariç çoğunun kadrolu olmadıkları haftada, ayda bir kaç saat, saat ücreti karşılığı “ders verdikleri” anlaşılıyor. Aynı öğretim üyelerinin niteliklerine baktığınızda, merkez adresi yurt dışı olduğu için yabancı dergi sayılan ve yine kağıt üzerinde hakemli olarak görünen, sadece online yayıncılık yapan ve makale başına 500- 1000 euro alan “bilimsel dergilerde” çok sayıda yayınları olduğunu da görüyorsunuz. Master programında klinik staj zorunluluğu var. Ama o üniversitenin klinik staj yaptıracak hastanesi yok. Öğrenciler özel hastaneler ya da özel psikiyatri muayenehanelerinden para ödeyerek staj yapmıştır belgesi alıyorlar.
Bir şekilde, X üniversitesi psikoloji lisans bölümünü para ile okuyan kişi, yine parasıyla yüksek lisans, hatta doktora da yapabiliyor. Görünüşte bütün bu süreç “gerçekten gerçek” Üstelik bu programları tamamlayanlar kesinlikle “üçkağıtçı, sahteci” değiller! Cidden bilimsel bir eğitim aldıklarını ve meslek yetkinliğini kazandıklarına inanıyorlar! ÖSYM sınavına girmişler, derslere devam etmişler, ALES’e girmişler, master, doktoraya devam etmişler. Herkes öyle yaptığı için tezlerini, “para karşılığı, “tez yazım merkezlerinde” yazdırmışlar, oralara da parasını ödemişler. Tam on yıl sürüyor bu eğitim ve milyonlarca liraya mal oluyor öğrenciye. Sonra bir ofis açıyorlar, KPSS ile Sağlık Bakanlığı kadrosuna giriyorlar ve ruh sağlığı zorda insanlara yardım etmeye çalışıyorlar!
Alanım olduğu için ruh sağlığından örnek verdim. Benzer durumda ve hemen hemen aynı nitelikteki tıp fakültelerinden mezun olan doktorların durumu psikologlardan farklı değil. Mühendislerin, avukatların, iletişimcilerin de durumu bu.
ORANLARI ÇOK KÜÇÜK“Gerçekten gerçekmiş” gibi olanla, “sanal ya da sahte olan” arasındaki niteliksel farkın kapandığı bir çağdayız. Üstelik bu kapanma “gerçek” olaylar için de geçerli. Anaakımdan, sosyal medyaya neredeyse hiçbir medya aracı dünyada olup bitenler hakkında tüm açık seçikliğiyle haber aktarmıyor. Neler olup bittiğine ya da neler olabileceğine dair haber bombardımanı altındayız ama haberlerin “gerçekten gerçek” olma oranları çok ama çok düşük.
Hayal edebilmek, fantezi kurabilmek belki de insan zihninin en yaratıcı potansiyeli. Ama hayal ve fantezi her zaman bizim zihnimizde olanla değil de zihnimizin dışındaki gerçekle sınanır. Gerçeğe uymayan, gerçeği kavrayıp, değiştiremeyen hayal, gerçekliğin katı duvarına toslar.
Binalar yıkılır, insanlar ölür, öldürür, öldürülür ve hepsi gerçekten gerçektir.
BirGün