Doktorlar hasta olduklarında: Ötanazi, onların yaşam sonu tercihi midir?
%3Aformat(jpeg)%3Abackground_color(fff)%2Fhttps%253A%252F%252Fwww.metronieuws.nl%252Fwp-content%252Fuploads%252F2025%252F06%252Fhush-naidoo-jade-photography-ZCO_5Y29s8k-unsplash.jpg&w=1920&q=100)
Birçok insan için ötanazi, iyileşme ihtimali kalmadığında veya ciddi bir hastalık nedeniyle dayanılmaz acılar çektiklerinde onurlu bir şekilde hayatlarına son vermenin bir yoludur. Yaşam ve ölümle düzenli olarak ilgilenen doktorlar için, bu yaşam sonlandırma biçimi genellikle tıbbi geçmişi olmayan insanlara göre daha iyi bilinir. Ancak bu, onların buna farklı bakmalarını sağlar mı?
Doktorlar da ciddi hastalıklarla karşı karşıya kalabilir. Ancak konu bu olduğunda, mümkün olduğunca uzun süre tedavi etmeyi mi seçerler yoksa ötanaziyi mi tercih ederler? Bu soru 1.400'den fazla doktora soruldu.
Sonuç ne? Yarısından fazlası böyle bir durumda ötanaziyi seçerdi. Ayrıca ankete katılan doktorların neredeyse tamamı semptom kontrolünün hayatlarını yapay olarak uzatmaktan daha önemli olduğunu belirtti. Bu araştırmanın sonuçları Journal of Medical Ethics'te yayınlandı. Scientias da bu konuda yazıyor.
Uluslararası çalışmada, sekiz farklı ülkeden doktorlara, kendilerine ciddi bir şey olması durumunda yaşam sonuyla ilgili tercihleri soruldu. Ülkeler ötanazi ve destekli intiharla ilgili yasa ve yönetmeliklerde büyük farklılıklar gösterdi. İncelenen bölgeler, ötanazinin 2002'den beri yasal olduğu Belçika'dan, destekli intiharın kesinlikle yasak olduğu ABD eyaleti Georgia'ya kadar uzanıyordu.
Ülkeler arasındaki farklar çarpıcı görünüyor. Belçika'da, doktorların en az %81'i ötanaziyi kanser gibi bir hastalık için iyi bir seçenek olarak görürken, İtalya'da sadece %38'i bu görüşü paylaşıyor. Yüzdeler Alzheimer için biraz daha düşük, ancak eğilim açık: Mevzuat ne kadar liberal olursa, doktorlar arasında ötanaziyi bir olasılık olarak değerlendirme isteği o kadar artıyor.
Doktorların kendilerinin ciddi şekilde hasta olduklarında hayat uzatıcı müdahalelerde neredeyse hiçbir şey görmemeleri dikkat çekicidir. Çoğu, resüsitasyon, ventilasyon veya tüple besleme gibi tedavileri tercih etmez. Sadece yüzde yarısı kanser durumunda resüsitasyon ister ve sadece yüzde 3,8'i Alzheimer durumunda tüple beslemede bir şey görür.
Araştırmacılar bu çelişkili duyguya ahlaki gerilim adını veriyor: doktorlar genellikle acıyı hafifletmek yerine uzattığını bilseler bile mümkün olan tüm tedavileri sunmak zorunda hissediyorlar. Kendileri içinse rahatlığı, huzuru ve onuru tercih ediyorlar.
Birçok doktor, kendilerine aynı bakımı sağlamaktan kaçınırken, rutin olarak yaşam uzatan tedavileri kullanmaktan rahatsızlık duyuyor. Araştırmacılar, "Çalışmamız, her yerdeki doktorların, her ne pahasına olursa olsun yaşamı uzatmaktansa yaşam kalitesini tercih ettiğini gösteriyor," diyor. Sonuçlar bir şeyi açıkça ortaya koyuyor: doktorlar, tıbbi bakımda genellikle norm olan şeyden farklı bir şey istiyorlar.
Bu seçimleri yalnızca mevzuat etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda dini inanç da rol oynuyor. Dini olmayan doktorların ötanazi veya destekli intiharı dindar doktorlara göre iki kat daha fazla düşünme olasılığı var gibi görünüyor. Hastaların acılarını hafifletmek için derin bir uykuya dalmasını sağlayan palyatif doktorlar da ötanaziye karşı daha isteksiz ve daha sık olarak palyatif sedasyon tercih ediyor. Ancak örneğin, pratisyen hekimler ve yoğun bakımdaki doktorlar ötanaziye daha açık.
Bilim sitesi Scientista, araştırmanın şu soruları gündeme getirdiğini yazıyor: Eğer doktorlar yaşam süresini uzatmak yerine kendileri için konforu seçiyorlarsa, bu neden tıbbi uygulamada norm değil? Şu anda tedavi etme şeklimiz gerçekten arzu edilenle mi yoksa esasen alıştığımızla mı uyumlu?
AOW emekliliği 1 Temmuz'dan itibaren artacak, ancak tatil ücreti azalacak: Bu ne anlama geliyor?
Güneş enerjisi aşırı yüksek ve yerel sıcak hava dalgası yaklaşıyor
Metro Holland