Hastaneden eve: Sürükleyici gerçeklik kronik ağrıyla nasıl mücadele ediyor?

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, " kronik ağrı bir hastalıktır ve tedavisi bir insan hakkıdır." Çünkü ağrıyla yaşamak, algılanan rahatsızlığın çok ötesine geçer. İspanyol Ağrı Derneği'ne göre ise, "genellikle çalışma, hayattan zevk alma ve kendine bakma becerisini sınırlar."

Derneğin hasta portalında, "Son on yılda tıp alanında birçok ilerleme kaydedildi, ancak ne yazık ki birçok ağrı türü için hâlâ bir tedavi bulunamadı." ifadesi yer alıyor. Bu nedenle, farmakolojik tedavilerin ötesindeki alanlarda bile araştırmalar devam ediyor. Amaç, İspanya'da kronik ağrı çeken dokuz milyondan fazla kişiye yardımcı olacak yenilikçi teknolojileri ve multidisipliner yaklaşımları bir araya getirmek.

Sanal gerçeklik de bu alanlardan biri. Nitekim çeşitli araştırmalar, kronik hastalarda ağrı ve kaygıyı azaltmaya, kişisel özerkliği ve tedaviye uyumu iyileştirmeye yardımcı olabileceğini iddia ediyor. Bu, Broomx adlı girişimin bazı İspanyol hastanelerinde başlattığı öncü bir deneyimden de anlaşılıyor.

Nöropatik ağrıları olan veya felç geçirdikten sonra rehabilitasyon gören ameliyat sonrası hastalar , Olot ve La Garrotxa Bölge Hastanesi Vakfı , Vall d'Hebron Üniversitesi Hastanesi ve Virgen del Rocío Üniversitesi Hastanesi gibi merkezlerde bu deneyime katıldılar.

360º video projeksiyonu

Bu projeksiyonlar başlangıçta kaygıyı hafifletmeyi amaçlasa da, ağrıyı azaltmada da sonuçlar elde etmiş gibi görünüyor. Broomx'un kurucusu Ignasi Capellá'ya göre, "özellikle ağrıyı azaltmaya çalıştığımız müdahalelerde, bu durum algıyla yakından bağlantılıdır."

Birçok çalışma, sanal gerçekliğin kronik hastalarda ağrı ve kaygıyı azaltmaya yardımcı olabileceğini iddia ediyor.

Ve bir örnek veriyor: "Sürükleyici gerçeklik, duygusal düzenlemeyi büyük ölçüde etkiliyor. Bu amaç için mükemmel bir araç: psikoeğitim ve farkındalık ve nefes alma gibi daha düşük bir acı algısı sağlayan duygusal öz düzenleme tekniklerini öğretmek için."

Doğa veya iniş çıkışlar

Capellá, gösterilen videoların türüyle ilgili olarak, "Bu, seansın kullanımına ve amacına bağlı, ancak genel olarak çok rahatlatıcı görüntüler kullanılıyor, özellikle plajlar, nehirler ve dağlar gibi doğal manzaralar... Bazen de rehberli meditasyon ve farkındalık sesleriyle birlikte." diyor.

Bir diğer seçenek de, ekranda gördükleri hareketleri tekrarlamaları gereken hastaların kendi avatarlarıdır . Bunlar, hastanın katılımının istendiği durumlardır. Diğer durumlarda, "daha soyut, hatta psikedelik " görüntüler kullanılabilir. Bazıları ise müzik konserlerini tercih eder .

Sanal gerçekliğin bu şekilde kullanılmasının avantajlarından biri, baş dönmesi veya yorgunluğa neden olmaması nedeniyle seansların geleneksel sanal gerçeklik seanslarından daha uzun olabilmesidir. Özellikle, "bireysel seanslar genellikle 15 ila 30 dakika, grup seansları ise 30 ila 60 dakika sürer." Ayrıca, çocuklar, gençler ve yetişkinler için uygundur. Tek yapmanız gereken , görüntüleri ve sesi hedef kitleye göre ayarlamaktır .

Eve götürmeye uygun program

Avatar görüntüleri, kronik bel ağrısı çeken hastaların evlerine de taşındı. Üç hafta boyunca günde 20 dakika kullanıldılar. "Avatar, her katılımcının yüzünü yansıtıyordu ve onlarla senkronize bir şekilde hareket ederek terapötik egzersizler, oyunlar ve farkındalık veya tai chi gibi rahatlama teknikleri uyguluyordu," diyor Barselona Hastanesi Kliniği'ne bağlı bir biyomedikal araştırma merkezi olan IDIBAPS'den araştırmacının başyazarı fizyoterapist Tony Donegan. "Hastalar , kendi beyan ettikleri sakatlıklarını ve ağrının günlük yaşamlarını nasıl etkilediğini azalttı ," diye ekliyor araştırmacı.