Lahav Shani'nin davetten çekilmesi: Festival, Almanya'daki antisemitizm suçlamaları hakkında ne diyor?

Cuma günü başlayacak olan Flaman Festivali Gent, 18 Eylül'de Gent'te konser vermesi planlanan İsrailli şef Lahav Shani ve Münih Filarmoni Orkestrası'nın davetlerini geri çekti. Bu durum Almanya'da büyük tepkiye yol açtı. Kültür Bakanı Wolfram Weimer, davetin geri çekilmesini "Avrupa için bir utanç" olarak nitelendirirken, Bavyera Kültür Bakanı Markus Blume "ağır bir antisemitizm "den söz etti. Festival, Perşembe günü yayınladığı bir açıklamayla bu suçlamalara karşı kendini savunuyor. Sanat yönetmeni Jan Van den Bossche'ye göre, iptal "dikkatli bir değerlendirmenin ardından" ve "hiçbir şekilde antisemitizmden etkilenmeden" yapıldı.
"Geçmişte sık sık İsrailli ve Yahudi müzisyenleri ağırladık ve gelecek yıl da aynısını yapacağız," diyor Van den Bossche. "Hatta İsrail Filarmoni Orkestrası bile Gent'te birkaç kez sahne aldı. Burada antisemitizmden kesinlikle bahsedilmiyor. Lahav Shani de harika bir sanatçı."
Festival, iptalin tamamen Shani'nin İsrail Filarmoni Orkestrası şefliği rolüyle ilgili olduğunu vurguluyor. Van den Bossche, "Bu orkestra bugün oldukça belirsiz bir alanda bulunuyor. Shani'nin bu çatışmada nerede durduğunu bilmiyoruz ve bize göre soykırım, belirsizliğe yer bırakmıyor," dedi. Festival, Shani'ye tutumunu netleştirmesi için birçok fırsat verdiğini, ancak daha fazla açıklama yapılmayacağı yanıtını aldığını belirtiyor. "Kolayca hareket etmedik."
Van den Bossche, festivalin temel misyonunun bozulmadan kaldığını vurguluyor. "Bizim tek isteğimiz müzik, neşe ve insanları bir araya getirmek. Bizim için müzik, politik bir ifade değil, birleştirici bir güçtür."
PEN Berlin, Gent Müzik Festivali'nin eylemlerini skandal olarak nitelendirdiPEN Berlin ayrıca, Lahav Shani'nin dışlanmasını, özellikle de Lahav Shani'nin "soykırımcı rejime karşı duruşuyla ilgili gerekli netliği" sağlamadığı gerekçesini eleştirdi. Perşembe günkü açıklamaya göre, bu olayın Kültür Bakanı Wolfram Weimer'in dediği gibi gerçekten "açık bir antisemitizm" teşkil edip etmediği henüz belli değil. Ancak, Gent Flanders Festivali yetkililerinin, İsrail Filarmoni Orkestrası baş şefi ve Münih Filarmoni Orkestrası'nın gelecekteki baş şefinin, Schubert, Beethoven ve Wagner'i yönetmesine izin verilmeden önce Benjamin Netanyahu hükümetinin politikaları hakkındaki düşüncelerini açıklaması gerektiğine inanması şüphesiz bir skandal.
"İfade özgürlüğü, yalnızca kişinin kendisini özgürce ve misilleme korkusu olmadan ifade etme hakkı değildir; aynı zamanda kişinin kendisini ifade etmeye zorlanmaması hakkını da içerir. İtiraf etmeye zorlama, otoriter ve hatta totaliter rejimlerin ayırt edici özelliğidir. Sanatçılardan itiraf talep etmek, sanat ve sanatçı ayrımı ilkesini hiçe saydığı gibi, temel ifade özgürlüğü hakkını da ihlal eder. Bu anlamda, Lahav Shani'nin dışlanması, Wolfram Weimer'in de savunduğu gibi, kültürümüzün temellerine bir saldırıdır."
Ne yazık ki, bu, özellikle Hamas'ın İsrail'e saldırmasından bu yana Almanya'da yaygınlaşan türden bir saldırı. "Lahav Shani'nin davetinin iptal edilmesinden haklı olarak öfkelenenlerin bazıları, sanatçıların Hamas'tan 'gerekli açıklıkla' uzaklaşmadıkları veya İsrail hükümetini sert bir şekilde eleştirdikleri için başka yerlerde de sanatçıların iptal edilmesi çağrısında bulundular."
PEN Berlin, Rusya'nın Ukrayna işgaliyle bağlantılı olarak Rus sanatçılara yönelik ideolojik incelemeyi hatırlatıyor. Sanatın sahte siyasallaştırılması o zamanlar çoktan başlamıştı. "Şimdi organizatörün Lahav Shani'yi davet etmeme kararını 'hiçbir şekilde anlamadığını' söyleyen aynı Münih Belediye Başkanı Dieter Reiter, üç yıl önce Münih Filarmoni Orkestrası'nın o zamanki şefi Valery Gergiev'i, Reiter'in 'Putin'in Ukrayna'ya karşı yürüttüğü acımasız saldırgan savaştan açıkça ve kesin bir şekilde uzak durma' talebini yerine getirmediği için görevden almıştı."
"Gergiev ve Shani'nin kendi hükümetlerine yakınlıkları büyük farklılıklar gösterebilir, ancak her ikisine yöneltilen suçlamalar benzer: Mesele söyledikleri değil, söylemedikleri ," diye yorumladı PEN Berlin sözcüsü Thea Dorn. "İptal kültürü ve zorunlu siyasi bağlılık, yalnızca kişinin ideolojik anlayışına uyduğu sürece değil, temelde reddedilmelidir."
Berliner-zeitung